Türkiye her ne kadar uzun bir süre önce esnek çalışma sistemine geçilmiş olsa da işyerleri uygulamayı tam olarak hayata geçirebilmiş değil.

Çalışma süreleri esnek bir hale getiren, özelikle inşaat ve hizmet sektöründe çalışma şartlarını yeniden düzenleyen 4857 sayılı yasa henüz tam anlamıyla işverenler tarafından Türkiye'de uygulanmıyor. Oysa yetkililer, esnek çalışma biçiminin işyerlerinde uygulanmasının uzun ve orta vadede işverenlerin çalışan maliyetlerini azaltacağının ve verimliği artıracağının altını çiziyor.

Esnek sistem içerisinde 2 farklı yöntem uygulanıyor. Bunlardan biri; denkleştirme esasına dayanıyor. Buna göre işçi belirlenen zaman dilimi içerisinde, haftalık çalışma süresinden fazla veya az çalışması durumunda bunun ortalaması haftalık 45 saati geçmeyecek biçimde her iki taraf açısından da yazılı olarak kabul edilip uygulanıyor.

Bir diğeri ise çağrı üzerine çalışma sistemi olup yapılan yazılı iş sözleşmesiyle

çalışan, yapmayı üstlendiği işle ilgili olarak kendisine ihtiyaç duyulması halinde çalışıyor. Karşılıklı olarak taraflar çalışma süresini 20 saat veya altında belirleyebiliyor. Ancak belirlenen sürede işçi çalıştırılsın veya çalıştırılmasın ücret talep edebiliyor.

Özellikle işverenlere büyük kolaylık sağlayan esnek çalışma sisteminde; işveren çalışanın çalıştığı gün kadar prim ödemekle yükümlü. Bu çalışma biçimi özellikle dönemsel işlerde ve turizmde işverene büyük kolaylık sağlarken çalışanın da verimini arttırıyor.